Emperial Asimilasiyon

Emperial Devşirme



Psikolojide; Asimilasyon ; baskı altında hissetme.
Sosyolojide; Asimilasyon ; çoğunluk veya erk sahibinin baskısıyla, farklılık gösteren grupların, bunların kültür birikimleri ve kimliklerinin, baskın yapı içinde eriyerek yok olması.

Değerli Canlar kısa bir anlatımla Emperializim: Bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda hegomoniyasını (İktidarını ve baskısını kurması) kurması ve etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "sömürme" hakkına sahiptir olduğunu ne yazık ki göremekteyiz.
Yani Emperializim'i resimsel olarakta çok basit bir şekilde kendini açıklatırmıştır kim tarafında tabi ki Alevi en büyük ozanlarından Aşık Mazuhini Şerif'den büyük Balık - küçük Balığı yutar anlamında bir gerçeklik ortaya atılmıştır.
Emperiyalizm, Kapitalizmin bir ileri aşaması olarak ve bir vucut olarak düşünürsek ve bunların bilim ve ilim'den kendi Makıyaveli felsefesine göre faydanlanmakta ve bunun pratiğini ezilen halkların üzerinde uygulamakta hiç çekinmemekte olduğunu gene ne yazıki görmekteyiz.
Emperializim, bir vucut olarak düşünürsek Deccal olarakta tanınımlamaya biliriz ve bir İnsan kılıfında diğer mazlum insanları bir koyun sürüsü gibi parçalamakta ve öldürmektedir. Deccal'a bu imkanı veren kendilerin, mazlum dediğimiz bu asimile olmuş halklar, çünkü beyinleri bu halüsinasyon ( algı yanılmaları ) veya fata morgana ( optik yanılma ) yani bir hayal dünyasında bakın biz size demokratik hakınızı kulandırma fırsatını veriyoruz, bunu iyi kulanın diye bize fikir asimilesini uyguluyorlar Dünya ve bütün Türkiye kanallarında bize yuturmaya çalışıyorlar, işte size iyi birkaç örnek de verebiliriz, ATV, Star Tv, Kanal D, CNN, NTV, Hilal TV, Samanyolu TV, TRT 1- 6 kadar, Cem TV, Yol TV,.... hepsi sistem içinde yoğrulmuş bir Ayran içeçeği gibi, bize sunmakta ve bizde içiyoruz, behinlerimiz Ayran gibi çalkalanıp duruyor ve bizde ne düşündüğümüzü şaşırmış ve çalkalanmış asimile halindeyiz ve bir korku Hegomoniyası gibi halkların üzerine gitmesi ve asimile olmasını daha da hızlandırıyor.

O zaman Halk'ların baş düşmanı kimdir? Amerikan Emperializmidir.
Halk'ların diğer düşmanları kimdir? Almanya, Rusya, Japonya, Cin,Fransa, İtalya ve Diğerleri Emperyalistler ve yaşadığımız şimdiki sistem canavarları.
Halk'ların Milli Düşmanları kimdir? Türk Tekelçi veya Koprodor (İşbirlikçi) Kapitalister ve Büyük Toprak Ağaları (Sanayıçıları).
Kısa ve öz olarak Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik yapı içerisinde Komprodor (İşbirlikçi) Tekelçi Kapitalizim ve Büyük Toprak Sanayı Ağalar'ının sınıf'ının hegomaniya'sının altında kalan Türk Devleti ve bunu bir grafik olarakta resimsel olarakta siz Canlara suna biliriz.



Komprodorların görsel, radyo ve gazete yayın evleri 


Yaratığı fikir yanılması veya yanılgısı ( Bir ilizyon'dur ve ona bağlanan Asimilasiyon'dur)

Bize anlatmak istedikleri subjetif bilgidir (Yanı tek yanlılıktır). Bir olay anlatırken kendi menfaatı temelinde anlatıyorlar. Tabi bunun için de aktörler gerekmektedir, bunlar uzakta bir yerde değil, yanı başımızda ve her gün evimizin içerisinde, bir aileden birisi gibi misafir odasında onlarnan sohbet ediyoruz, kızıyoruz, eleştiriyoruz ve onlarnan seviniyoruz, kim bunlar tabiki bunlar komprodorların aktörleridir sürekli Televiziyonlarda boy gösteren parlemonto daki partiler'dir ve onların önderleridir, kim bunlar?






Bunlar hepsi Halk düşmanlarıdır, halkı bir birine kırdıran ve halkın ekmeğine göz diken çanavarlardır.
BDP'nin bir kısmını bu çanavar gurubundan uzak tutmak gerekiyor, bunu da bir örnek olarak sunuçağız ve neden ayrı tutuğumuzu anlataçağız.




Görüldüğü (Zeichnung 1:Türkiye Sınıflar Şeması) gibi Pkk'da ve BDP'de Kara Yılan'nın ve Selahtin Demirtaş'ın Kürt Milli Burjuva sol kanadını Temsil edmekteler ve Halk sınıflar tabakasında yer almaktalar.


PKK'da ve BDP'de olan Abdullah Özçalan (İmralıda tutuklu) ve Ahmet Türk (Toprak Ağası) olarak Kürt Milli Burjuva sağ kanadını temsil edmekteler ve böyleçe Halka karşı olan sınıflar tabakasın'da yer almaktalar. 


Değerli Canlar biz bu sistemin hayal dünyasından kopmamız lazım, yani Asimilasiyonundan kopmak gerekmektedir, halk tabakaların çıkarı olmıyan bir sistemden ne bekliyorsunuz Ne?


Yukarda belirtmiş olduğumuz (Zeichnung 2: Türkiye Sınıflar Şeması) gibi 2011 Türkiye'de Genel Seçim'ler gerçekleştirildi ve O rakamların gerçek olduğuna mı inanıyorsunuz? İnanmayın!


Nerde görülmiş böyle bir durum Kılıçdaroğlu diyorki: Ben size (yani halk tabakasına Işçi'ye, Emekçi'ye, Köylü'ye, Emekli'ye ve Kadınlar'a ) Aile sigortasını getiriçem 600TL başlayan rakamlar ve bu belirtmiş olduğum Halk tabakasına rakamlar belirterek işlerini rahatlacağını açık, açık söz vererek halka kendisini sunmuştur, görülen bir rahatlık içerisinde, Halk Kılıçdaroğluna inanmıştır.


Ama Halkımız'a yapılan senaryolları, ne yazık'i farkında olmamışlardır ve birde bakıyorsun AKP´ye oy vermişler, birde yetmiyormuş gibi % 49,9 bir rakamla, bu bir gerçeği saptırmadır, kim yutarsa. CHP gibi parti, Alevi ve üstelikte Kureyşanlı olan Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarını nasıl kabul etti? İkinçi soru neden kuzu gibi kabul eti?

Komprodorların Basın ve yayın organları harekete geçti gene ( ATV, Star Tv, Kanal D, CNN, NTV, Hilai TV, Samanyolu TV, TRT 1- 6 kadar, Cem TV, Yol TV.... ) beyin yıkama masajını uygulamaya başladılar ve baktılar ki olmuyor çelişkilere düştüler ve halk baktıki onlar konuştukça mantıksızlaştılar , ama gene de beli bir başarıya ulaştıktan sonra, yeni bir algılamayı ortaya atılar Futboll şikesini ortaya atılar ve böyleçe CHP'nin ve BDP'nin Millet Meçlisinin yemin ve boykott kararlarını örtbas ederek yeni bir gündem yaratarak, yapılan lafta demokratik bir 2011 seçiminin sahtekarlığın üstünü örteçeklerini san etiler. 


2011 Türkiye Genel Seçim
Sahtekarlığı veya Şikesi


Bir elin nesi var, iki elin sesi var, diye bir ata sözümüz var, siz canlar biliyorsunuz bunu. 2011 seçimi, çok tuhaf bir durum yaratı, bakın hem de nasıl bir durum. AKP ve CHP el vuruştular ve ses getirdiler.




Böyle diyen kayıb edermi? Ben inanmıyorum.


Daha niçe sözler verdi ve kayıb eti, açaba biliyordumu kayıb edeçeğini de, ki bu sözleri verdi, herşey olabilir dediğimiz anda, birde baktık Emperialistler bir ağızdan teker, teker: Bravo AKP'ti kazandı zaten bu olması gerekiyordu, çünkü sorunlarımız var Libiya, Mısır; Tunus, yani Kuzey Afrika, Filistin, Süriye, Yemen, vs,vs....?


Ancak AKP bunu başarır diyerek, Kılıçdaroğlu'na da seçimden iki hafta kala CNN Türk, Kılıçdaroğluna destek veriyordu, aşağı yukarı desteğini esirgemiyordu, birdem ne olduysa bu zaman içerisinde oldu ve yarı bağımsız bir pososyona geçti ve arasıra CHP'ye ve arasıra AKP'ye destek vermeye başladı. Bu ne demek oluyordu? Ve ne olduki, Doğan gurubu birdem yarı bağımsız duruma düştü? Çok basit bir çizim içerisinde anlatmaya çalışıçam.

Doğan gurubu emirini çok yukardan aldı ve kendisi bağımlı olduğu bir kısım Avrupa ve Amerika Emperyalistlerden bağımsız hareket edemiyeceğinden dolay, beli pazarlıklar yaparak olay karşısında boyun eğdi ve bu ançak G8'lerden gelen bir emirle ançak olabilirdi, çünkü Emperyalister gizli kendi aralarında anlaştılar, G8 ortamında.


Açaba o anlaşma ne idi? Ortadoğu şekilenmesinde G8 üyeleri anlaşmıştı ve Kuzey Afrika planlarını ortaya koymuşlardı Türkiye 2011 seçiminden önçe, hatırlarsak Tunus, Cezayir, Mısır ve Libya konusunda Tayib Erdoğan bunların içişlerine karışmaya başladı ve bir nevi destek veriyormuş gibi yaptı, aslında arkasından vuruyordu, çünkü o ülkelerde işbirlikçilerle birleşti ve örgütlendikten sonra belirtmiş olduğumuz ülkerlerde sivil ve yarı sivil işbirlikçi gurublarnan darbe yapmaya başladı.

Kendisi Türkiye'de ise Generalleri darbeçi diye tutukladı, nasıl bir paradoks (Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçe'de yanıltmaç, çatışkı ve çelişki sözcükleri kullanılmaktadır,yanı teorisi ve pratiği bir birine örtüşmeyen bir durum,Paradoks (anlam ayrımı) .) bir olay değilmi?

Bu gibi paradoksları çok defa görüçeğiz, yeni Türkiye ve Ortadoğu politikasında ne yazıki Türkiye Komprodor ve Toprak Sanyıçıların, Devleti  Türkiye Halklarını kırdırmaya başladılar, hatırlayalım 'burası yan gelip yatma yeri değil'  Tayıb Erdoğan demişti unutmadık .

Unutmiyalım: Bir elin nesi var, iki elin sesi var, 2011 Türkiye Genel Seçim Sahtekarlığı veya Şikesi, unutmadık devam ediyor. Bir Parti tek başına böyle bir sahtekarlığı tek başına yapamaz, onun için Tayib Erdoğanı burda korumamız lazım tek başına bunu beçeremezdi, asıl suçlu Kılıçdaroğlu'dur ( Mürşit karşısında Kılıçdaroğlu çok düşkün durumdadır) o halkları kandırdı, çünkü halklar ondan birşeyler bekliyordu, Tayıb Erdoğan'dan kimsenin beklediği birşey yoktu, var ise de Emperyalistler ve Türkiye içerisinde TÜSİAT ve sunni geriçi Fetullah'çı, İsmail'çi, Nurçu ve Nakşibendi'çiler birşeyler bekliyordu, bunların oy oranıda %5'i geçmezdi.

Neden Tayıb Erdoğan Başbakan seçtirdiler Emperyalistler tarafından, çünkü kendisi Sünni geçersiz olan tarikatlar tarafından desteklenen , yezit ve muaviye yani emevi felsefesini destekliyen sunni önder olan ve hadislerde kendisi ' Sufiyani' olarak geçer ve bunu daha sonra anlataçağım, ama Kuzey Afrika'da ve Arab bölgelerinde, Shimon Perez'e ( İsrail Cumuhrbaşkanı) 'one minute' diyerek Arab sunni bölgelerinde ün kazandırılan Tayıb Erdoğan'a, Orta Doğu politikasında, Emperyalistler tarafından hazır vaziyete getirilmiştir.

Dünya Halkları asimile olmuştur, neye inanaçaklarını şaşırmışlar önderini ve Mürşid'ini bilmiyorlar kurtlar tarafından parçalanıp duruyorlar.

10 Eyül 2008, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) 10. kongresini yaptı ve kısa olarak PKK 10. Kongressinde sonuç bildirgesinden, bir bölüm siz çanlara açıklamada bir kusur görmiyorum, bilinçli bir toplum, her konuda bilgili olması lazım ve hata yapmamak için ve hiç kimseden korkmamak gerekir, korku Şeytanın yolunda olanlara yakışır biz Şeytan'nın düzenini deşifre etmek için varız.

PKK 10. Kongressinde sonuç bildirgesinden açıklama:

Küresel sistem adına ABD’nin bölgemiz Ortadoğu’ya yönelik geliştirdiği müdahalenin durumu ile 1. dünya savaşı ardından bölgede oluşturulan ulus-devlet statükosunun yaşadığı çözümsüzlüğü değerlendiren kongremiz, PKK öncülüğünde halkımızın yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesini ve bu temelde geliştirdiği demokratik konfederalizm projesini bölgede varlık ve gelişme gösteren 3. politik güç, Ortadoğu’da yaşanan toplumsal sorunları halklar yararına çözme gücünde olan tek doğru çizgi olarak tanımlamıştır. Birbiriyle şiddetli mücadele halinde olan bu üç siyasi çizgiden ilk ikisi ciddi bir zorlanmayı yaşarken, gelişip güçlenenin partimiz öncülüğündeki demokratikleşme, sorunlara demokratik çözüm üretme ve demokratik Ortadoğu konfederalizmi çizgisi olduğunu tespit etmiştir.’’

Bir paradoks gene yaşıyoruz, yukardaki yazıyı PKK 10. Kongre sonuç bildirgesi olduğunu bilmesem, zan ederdimki AKP veya Emperyalist gurublardan birisi bu yukardaki kırmızılı yazıyı yazmış olduğunu tahmin ederdim, çünkü politik görüş birbirine çok benziyor.

Değerli Canlar neden biz PKK 10. Kongre sonuç bildirgesinde yazılan kelimelerinde asimileye tabi olmuş veya aynı çıkarları gütmekte oldukları için, tabi ki ikiside olabilir, bunu biz Kürt halkına borçluyuz gerçekleri onlara anlatmak gizlememek ve esirgememek gerekir, çünkü biz onlarında ve bütün dünya halkların Mürşid'iyiz.

Biz şimdi PKK 10. Kongre sonuç bildirgesini çümle,çümle inçeliyeçeğiz.


PKK - Kongresinde açıklama:

Küresel sistem adına ABD’nin bölgemiz Ortadoğu’ya yönelik geliştirdiği müdahalenin durumu ile 1. dünya savaşı ardından bölgede oluşturulan ulus-devlet statükosunun yaşadığı çözümsüzlüğü değerlendiren kongremiz.


Ehlibeyt-Alevi-seyyitleri:

PKK Kongresinde ki yukardaki belirtmiş olduğu çümle %40 doğru, çünkü kendisi açık konuşmuyor, çünkü asimile olmuş ve kürt halkını ve diğer toplumları asimile etmek istiyor, bakın:

1. (Küresel sistem adına ABD’nin) bölgemizOrtadoğu’ya yönelik geliştirdiği müdahalenin

Neden biz parentez içinde ki tespiti yani ' küresel sistem adına ABD'nin önderliğinde' diyoruz da, neden ABD Halkların Başdüşmanı ve bölgemiz Ortadoğu'ya yönelik geliştirdiği Emperyalist sömürü ve Faşizan askeri aygıtını Halkların üstüne sürdüğünü niye bu şekilde açıklamıyor, kimden korkuyor? Ben öyle tahmin ediyorumki ABD ve diğer Emperyalist işbirliğinde olduğundan dolay kendisinin eli kolu bağlı ve Kürt Halkın'da elini kolunu ve ayağını da bağlıyor ve bağlandığını görmekteyiz.

2. 1. dünya savaşı ardından bölgede oluşturulan ulus-devlet statükosunun yaşadığı çözümsüzlüğü değerlendiren kongremiz.

PKK kendisi defalarca ulusal müçadele verdiğini açıklıyordu, ama şimdi ulus-devlet statükosunun yaşadığı çözümsüzlüğü olarak kongresinde öyle değerlendiriyor. Ne anlamak lazım PKK şimdi Ulusal müçadelesinden vaz mı geçiyor, gerçektende öyle anlaşıyor, bu da mantıksız olduğu kendisi de görüyor, kendisi de statükoçu, çünkü kendiside ulusalçı ve kürt Milliyetçi politikasını reformçu ve liberal politikası ile maskeliyor, zaten kendisi bir devrimçi örgüt hiç olamas, çünkü öyle bir niyeti yoktur, olsaydı kurtarılmış bölgeler olurdu öyle bir durum yoktur.

Ulus-devlet statükosunun: Ne demek olduğunu Nuri Fırat bunu bize Özgür Gündem yayınında anlatmaya çalışıyor.

12 Haziran'ın anlamı: Değişim ve gelecek!

Nuri FIRAT
Güncellenme : 08.05.2011 09:17

Her şeyden önce 12 Haziran seçimi herhangi bir seçime benzemiyor. Kürt sorununun ulaştığı düzey, Türkiye'de yaşanan değişim süreci, Ortadoğu'da halk direnişlerinin ortaya çıkardığı konjonktür ve dünya-sistemin yeniden kurgulanma çabaları... Bütün bu gelişmeler bağlamında 12 Haziran seçimleri bambaşka bir anlam taşıyor.

Kürt sorununda çözüm zorunlu bir hal almış durumda. Sistem eskisi gibi sürdürülemez, çünkü hiçbir meşruluğu ve sürdürülebilir dayanağı bulunmuyor. Bu durumda ya gerçek anlamda bir çözüm gelişecek ki demokratikleşme ancak böyle sağlanır. Ya da tamamen kıyamet günleri yaşanacak. Arzulanmayan tablo bu olsa da, kaçınılmaz durum tespiti olarak bunun belirlenmesi gerekiyor.

Ortadoğu'da da halk direnişleri, despotik ulus-devlet yapılarına rağmen belli bir sonuca ulaşmış gözüküyor. Statükolar aşılıyor, yenisinin nasıl olacağını ise değişim yönünde ortaya konulacak olan perspektifler belirleyecek. Net olan ise şu; değişim yaşanıyor, hiçbir şey eskisi olamaz. (Elbette bu tespit eskiden daha kötü bir durum olmayacağı anlamına gelmiyor, bu da her zaman bir ihtimaldir.)

Türkiye bu manzara içinde, değişimin kaçınılmaz olduğu ülkelerden birisi konumundadır. Değişimin anahtarını da Kürt sorunu oluşturuyor. Ya daha özgürlükçü bir ülke ya da eskisinden de beter bir statüko ve çatışmaların her yanı sardığı bir ülke.

Elbette bu kötüyü kimse tercih etmez, etmemeli. Bunun için de değişim iradesi ortaya konulmalı.

12 Haziran seçimlerine bu çerçevede bakıldığında, tarihi anlamı daha iyi anlaşılır. Buradan hareketle değişim iradesi, geleceğin belirlenmesi açısından son derece önem kazanıyor.

Mevcut haliyle AKP hükümeti, değişim demagojisi ile hareket ediyor. Kürt sorunu başta olmak üzere birçok konuda statükocu söylem ve pratiklere sarılmış durumda. Değişimden kast ettiği ise, ele geçirdiği devlet sistemini kendi statükosunu yapılandırmak üzere revize etmektir. Yani statükoyu kendine göre oluşturmaktır. (Özgür Gündem: Nuri Fırat Güncellenme : 08.05.2011 )



Değerli Canlar Nuri Fırat'ın anlatmak istediği PKK bu anda Abdullah Öcalan yolundan ayrılmış veya Abdullah Öcalan geçmişte ki görüşünden, yolundan ve düşüncesinden ayrılmış, çünkü bu anda bir paradoksiye yaşıyoruz, çünkü Teorisi ile Pratiği birbirini tutmuyor ve asimile olmuş bir durum yaşıyoruz. Pkk kendisini Ulusalçı görmek istemiyor, diyorki ben liberalizmi savunuyorum, AKP kendi ele geçirdiği devlet sistemini kendi statükosunu yapılandırmak üzere revize etiğini söylüyor.

Gerçekten baktığımızda ne AKP ve ne de PKK konuya hakim olmadıklarıdır, tabiki kendi programları ve projeleri vardır birisi Komprodor Burjuvazi'nin ve PKK gibi de Milli Burjuvazi'nin çıkarlarını temsil eden anlayışlardır.

Değerli canlar halkların kurtuluş mücadelesi nasıl olmazı gerektiğini, geleçek yazılarımızda siz halkların birliğine inanan dostlarıma, anlayışımızı (teorimizi) ve Ehlibeyt felsefesini siz değerli canlara anlatacağız.

Ama kısa olarak değinmek ve anlatmak istediğim konu asıl CHP ve AKP niçel farklılıkların (az) olduğu iki parti'nin 2011 Türkiye Genel Seçim Sahtekarlığı veya Şikesini işlediklerini yukarda anlatık, bu şikeyi örtbas etmek için en son Fotbol Şikesini ortaya atılar, ondan sonra Süriye olayısı ve niçe olaylar bir birini kovalıcak.

Gerçek ve Köklü değişimi ançak ve ançak Halkın kendisinin yapaçağını ve onun Mürşid'i Kâmil önderiğinde olaçağı belidir.